وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلاَ مِنْهَا رَغَداً حَيْثُ شِئْتُمَا وَلاَ تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الْظَّالِمِينَ
ve kulnâ
ve biz dedik
yâ
ey
âdemu
Âdem
uskun
iskân ol, otur, yerleş
ente
sen
ve zevcu-ke
ve senin eşin
el cennete
cennet
ve kulâ
ve ikiniz yeyin
min-hâ
ondan
ragaden
bol bol
haysu
yerden
şi'tumâ
dilediniz (ikiniz)
ve lâ takrabâ
ve yaklaşmayın (ikiniz)
hâzihi
bu
eş şecerete
ağaç
fe
o zaman, o taktirde, aksi halde, yoksa
tekûnâ
siz (ikiniz) olursunuz
min ez zâlimîne
zalimlerden