فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ فَزَادَهُمُ اللّهُ مَرَضاً وَلَهُم عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ
fî
içinde, vardır
kulûbi-him
onların kalpleri
maradun
maraz, hastalık
fe
o zaman, böylece
zâde
artırdı
hum
onlar, onlara, onların
allâhu
Allah
maradan
maraz, hastalık
ve
ve
lehum
onlar için vardır, onlara vardır
azâbun
bir azap
elîmun
elîm, acıklı
bi mâ
sebebiyle
kânû
oldular
yekzibûne
yalanlıyorlar