رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
rabbe-nâ
Rabbimiz
lâ tuzig
saptırma, kaydırma
kulûbe-nâ
kalplerimizi
ba'de
sonra
iz hedeyte-nâ
bizi hidayete erdirdiğin zaman
veheb lenâ
bize vehbi olarak ihsan et, bağışla
min ledun-ke
senin katından
rahmeten
rahmet
inne-ke
muhakkak ki sen
ente
sen
el vehhâbu
ihsan eden, bağışlayan, hak kazanmadan veren, karşılıksız veren