1. 75. Ayeti

وَمِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مَنْ إِن تَأْمَنْهُ بِقِنطَارٍ يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ وَمِنْهُم مَّنْ إِن تَأْمَنْهُ بِدِينَارٍ لاَّ يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ إِلاَّ مَا دُمْتَ عَلَيْهِ قَآئِمًا ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ لَيْسَ عَلَيْنَا فِي الأُمِّيِّينَ سَبِيلٌ وَيَقُولُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

  • ve min

    ve ...den, ...dan

  • ehli el kitâbi

    kitap ehli, kitap sahipleri

  • men

    kimse, kimseler

  • bi kıntârin

  • yueddihî

    onu iade eder, geri verir

  • ileyke

    sana

  • ve minhum

    ve onlardan

  • men

    kimse, kimseler

  • in te'menhu

    eğer onu, ona emanet etsen

  • bi dînârin

    bir dinar

  • lâ yueddihî

    iade etmez, geri vermez, onu

  • ileyke

    sana

  • illâ mâ dumte

    ancak, devamlı olmadıkça

  • aleyhi kâimen

    onun üzerine, dikilici, ayakta durucu

  • zâlike

    işte bu

  • bi ennehum

    hiç şüphesiz onların

  • kâlû

    dediler

  • leyse aleynâ

    değildir, bizim üzerimize, bize

  • fî el ummiyyîne

    okuma yazma bilmeyenler, ümmîler hakkında

  • sebîlun

    bir yol, sorumluluk

  • ve yekûlûne

    ve diyorlar

  • alâ allâhi

    Allah'ın üzerine

  • el kezibe

    yalan söyledi

  • ve hum

    ve onlar

  • ya'lemûne

    biliyorlar

ÂLİ İMRÂN suresi - 75. ayeti mealleri

  • Abdulbaki Gölpınarlı

    Kitap ehlinin içinde öylesi vardır ki ona bir kantar altın emânet etsen onu, olduğu gibi öder. Öylesi de vardır ki bir altın emânet etsen ayak direyip ısrar etmedikçe geri vermez. Bu da, okuma-yazma bilmeyenlerin mallarını almada bir vebal yok bize demelerindendir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.
  • Abdullah Parlıyan

    Allah bize de kitap verdi diyenlerin hepsi bir değildir. Onlardan öyleleri var ki onlara yüklerle emanet bıraksan, onu sana eksiksiz öder. Yine onlardan öylesi de vardır ki bir ufak altın emanet etsen, başına dikilmedikçe sana geri vermez. Bu da onların “Ümmilere karşı yani anasından doğduğu hal üzere kalmış fıtratı bozulmamış kimselere veya Yahudi olmayan, hesap kitap bilmeyen araplara karşı veya Ümmü'lKurâ denilen Mekkeli'lere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize bir suç yüklenemez” demelerindendir.Böylece onlar Allah'a karşı bile bile yalan söylerler.
  • Adem Uğur

    Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur" demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar.
  • Ahmed Hulusi

    Kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlardan öyleleri vardır ki, kantar (dolusu) emanet bıraksan, onu sana aynen iade eder. Öyleleri de vardır ki, tek bir dinar (altın) emanet etsen, tepesine dikilip zorlamadıkça sana geri vermez. Bu onların, "Bize karşı olan ümmîlerin (hakikati bilmeyenlerin) hiçbir hakkı yoktur" diye (düşünmelerinden kaynaklanır). Onlar bile bile Allâh üzerine yalan söylüyorlar.
  • Ahmet Tekin

    Ehl-i kitaptan öyleleri vardır ki, onlara yüklerle altın ve gümüşü emanet bıraksan, onu sana noksansız iade ederler. Yine onların öyleleri vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan tepesine dikilip ısrarla istemedikçe onu sana iâde etmez. Bu da, onların:'Ümmîlere, Mekke ve civarındaki belli kabilelere, okuyup yazması olmayan, hesap bilmeyenlere karşı yaptıklarımızdan bize vebal yoktur' demeleri sebebiyledir. Onlar bile bile Allah adına yalan uyduruyorlar.
  • Ahmet Varol

    Kitap ehlinden öylesi vardır ki, kendisine bir kantar mal emanet etsen, onu sana geri verir. Ama öylesi de vardır ki, kendisine bir dinar emanet etsen başına dikilip durmadığın sürece onu sana geri vermez. Bu onların: 'Bilgisizlere karşı bizim üzerimizde bir sorumluluk yoktur' demelerinden dolayıdır. Onlar bile bile Allah hakkında yalan söylemektedirler. [13]
  • Ali Bulaç

    Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların "ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
  • Ali Fikri Yavuz

    Kitap ehlinden öylesi vardır ki, kendisine bir yük altın emanet etsen onu (noksansız olarak) sana öder. Öylesi de vardır ki, ona emanet olarak bir altın versen, sen üzerine ayak direyip ısrar etmedikçe onu sana geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar derler ki, câhil Arapların malını almakta bize günah ve sorumluluk yoktur. Onlar bile bile Allah’a karaşı yalan söylerler.
  • Bayraktar Bayraklı

    Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan onu sana öder. Onlardan öylesi de vardır ki ona bir dinar versen, devamlı olarak başına dikilmedikçe onu sana ödemez. Onlar, “Cahillere karşı bize bir sorumluluk yoktur” dedikleri için böyle yapıyorlar ve Allah'a karşı bile bile yalan söylüyorlar.
  • Bekir Sadak

    Kitab ehli arasinda kantarla emanet biraksan onu sana odeyen ve bir lira emanet etsen, tepesine dikilmedikce onu sana odemeyen vardir. Bu, onlarin: «Kitabsizlara karsi uzerimize bir sorumluluk yoktur» demelerindendir. Onlar bile bile Allah'a karsi yalan soylemektedirler.
  • Celal Yıldırım

    Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, «Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur» demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar.
  • Cemal Külünkoğlu

    Kitap ehli arasında öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, “Ümmîlere (Kitap ehli olmayanlara, zayıf ve bilgisizlere) karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur” demelerinden dolayıdır. (Böylece) onlar, (bile bile) Allah hakkında yalan uydururlar.
  • Diyanet İşleri (eski)

    Kitap ehli arasında kantarla emanet bıraksan onu sana ödeyen ve bir lira emanet etsen, tepesine dikilmedikçe onu sana ödemeyen vardır. Bu, onların: 'Kitapsızlara karşı üzerimize bir sorumluluk yoktur' demelerindendir. Onlar bile bile Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
  • Diyanet Vakfi

    Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, «Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur» demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar.
  • Edip Yüksel

    Kitap halkından öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir Dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. 'Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok' dedikleri için böyle davranıyorlar ve bile bile yalanlarını ALLAH'a yakıştırıyorlar.
  • Elmalılı Hamdi Yazır

    Kitap ehlinden öylesi var ki, yanına yüklü bir emanet bıraksan onu sana geri verir, buna karşılık öylesi var ki, eğer ona bir dinarcık emanet versen, sürekli tepesinde dikilmedikçe onu sana geri vermez. 'Ümmilere (kendi dinimizden olmayanlara) karşı hiçbir sorumluluğumuz yoktur' dedikleri için böyle davrananlar, böyle bile bile Allah adına yalan söylerler.
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş)

    Kitap ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların "ümmiler [zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar] konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Tanrı'ya karşı yalan söylemektedirler.
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

    Kitablılardan öyle kimse vardır ki kendisine bir kantar (altın) emânet etsen onu sana eksiksiz öder. öyle kimse de vardır ki ona emaneten tek bir altın versen onu — sen üzerinde ayak direyib durmadıkça — sana ödemez. Bunun sebebi şudur: Onlar «Ummîler hakkında bize karşı (mes'uliyyete) bir yol yokdur» demişler (öyle fikir beslemişler) dir. Onlar Allaha karşı, kendileri de bilib durdukları halde, yalan söylerler.
  • Fizilal-il Kuran

    Ehl-i kitabdan öylesi de vardır ki, ona yığınla (altın) emânet etsen, onu sana iâde eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar (bir altın) emânet etsen, tepesine dikilip durmazsan, onu sana iâde etmez. Bu, şübhesiz onların: 'Ümmîler (ehl-i kitab olmayanlara yaptığımız haksızlıklar) hakkında üzerimize bir yol (bir vebâl) yoktur!' demeleri sebebiyledir. Ve onlar (hakikati) biliyor oldukları hâlde, Allah’a karşı yalan söylüyorlar.
  • Gültekin Onan

    Ehl-i Kitab'dan öylesi vardır ki; kantarla emanet bıraksan; onu sana öder. Öylesi de vardır ki; bir tek altın emanet etsen; tepesine dikilmedikçe onu sana ödemez. Bu, onların: Ümmiler hakkında bize karşı sorumluluk yoktur, demelerindendir. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
  • Hasan Basri Çantay

    Kitablılardan öyle kimse vardır ki kendisine bir kantar (altın) emânet etsen onu sana eksiksiz öder. öyle kimse de vardır ki ona emaneten tek bir altın versen onu — sen üzerinde ayak direyib durmadıkça — sana ödemez. Bunun sebebi şudur: Onlar «Ummîler hakkında bize karşı (mes'uliyyete) bir yol yokdur» demişler (öyle fikir beslemişler) dir. Onlar Allaha karşı, kendileri de bilib durdukları halde, yalan söylerler.
  • Hayrat Neşriyat

    Ehl-i kitabdan öylesi de vardır ki, ona yığınla (altın) emânet etsen, onu sana iâde eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar (bir altın) emânet etsen, tepesine dikilip durmazsan, onu sana iâde etmez. Bu, şübhesiz onların: 'Ümmîler (ehl-i kitab olmayanlara yaptığımız haksızlıklar) hakkında üzerimize bir yol (bir vebâl) yoktur!' demeleri sebebiyledir. Ve onlar (hakikati) biliyor oldukları hâlde, Allah’a karşı yalan söylüyorlar.
  • İbni Kesir

    Ehl-i Kitab'dan öylesi vardır ki; kantarla emanet bıraksan; onu sana öder. Öylesi de vardır ki; bir tek altın emanet etsen; tepesine dikilmedikçe onu sana ödemez. Bu, onların: Ümmiler hakkında bize karşı sorumluluk yoktur, demelerindendir. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
  • Kadri Çelik

    Kitab ehlinden kantarla emanet bıraksan onu sana ödeyen ve bir dinar emanet etsen tepesine dikilmedikçe onu sana ödemeyen vardır. Bu (davranışları), onların, “Ümmiler (Yahudi olmayanlar) hakkında üzerimize bir yol (sorumluluk) yoktur” demelerindendir. Onlar bile bile Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
  • Muhammed Esed

    Geçmiş vahyin izleyicileri arasında öylesi var ki, kendisine bir hazine emanet etsen sana (sadakatle) iade eder; ve öylesi de var ki ona ufak bir altın sikke emanet etsen, başında dikilmedikçe sana geri vermez; bu, onların, "Kitap ile ilgisi olmayan bu halk(a yaptığımız hiçbir şey)den dolayı bize bir suç yüklenemez" şeklindeki iddialarının bir sonucudur: (Böylece) onlar, (bile bile) Allah hakkında yalan söylerler.
  • Ömer Nasuhi Bilmen

    Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, kendisine bir kıntar emanet versen onu sana ödeyiverir ve onlardan öylesi de vardır ki, kendisine bir dinar emanet bıraksan onu sana ödemez, meğer ki onun üzerine ayak direyip durasın. Bunun sebebi de, «Ümmîler hakkında bizim üzerimize bir yol yoktur,» demiş olmalarıdır. Ve onlar bildikleri halde Allah Teâlâ'ya karşı yalan söylerler.
  • Ömer Öngüt

    Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yükler dolusu mal emanet bıraksan, onu sana eksiksiz iâde eder. Fakat onların içinde öylesi de vardır ki, ona bir dinar versen tepesine dikilmedikçe onu sana ödemez. “Kitap ehli olmayan Araplar'ın ve sair kimselerin (hakkını yemekten dolayı) üzerimize bir sorumluluk yoktur. ” derler ve onlar Allah adına bile bile yalan söylerler.
  • Şaban Piriş

    Kitap ehlinden; bir yük altın bıraksan onu sana iade eden kimseler vardır. Onlardan, bir dinar versen tepesine dikilmedikçe onu sana geri vermeyen kimseler de vardır. Bu, onların: -Kitapsızlara karşı üzerimize bir sorumluluk yoktur, demelerindendir. Onlar, bile bile Allah hakkında yalan söylerler.
  • Suat Yıldırım

    Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki kendisine yüklerle altın emanet bıraksan onları sana öder. Ama öylesi de vardır ki, bir altın bile versen başında dikilip durmadıkça onu sana geri vermez. Bunun sebebi, onların: "Ümmîler hakkında ne yaparsak mübahtır, ondan dolayı sorumlu olmayız." demeleridir. Onlar bile bile, Allah hakkında yalan uydururlar.
  • Süleyman Ateş

    Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle emânet bıraksan, onu sana öder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar versen, devamlı olarak başına dikilmeden onu sana ödemez. Onlar "Ümmilere karşı bize bir sorumluluk yoktur." dedikleri için böyle yapıyorlar ve Allah'a karşı bile bile yalan söylüyorlar.
  • Tefhim-ul Kuran

    Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, ona bir kantar emanet bıraksan onu sana öder; onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların «ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur» demiş olmalarındandır. Oysa onlar kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
  • Ümit Şimşek

    Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, kendisine yükler dolusu emanet bıraksan, onu sana geri verir. Onlardan öylesi de vardır ki, bir dinar bile emanet edecek olsan, tepesine dikilmedikçe onu sana ödemez. Buna sebep de, 'Kitap Ehli olmayanlar hakkında yaptıklarımızdan sorumlu tutulmayız' demeleridir. Böylece, Allah hakkında bile bile yalan söylüyorlar.
  • Yaşar Nuri Öztürk

    Ehlikitap'tan öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet teslim etsen onu sana iade eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dînar emanet etsen, tepesine çökmedikçe onu sana geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar: "Ümmîlerin, bizim aleyhimize yol bulmaları mümkün değildir." demişlerdir. Onlar, bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.

KuranAra.com hakkında

33 farklı kuran mealini aynı anda okumanızı ve kıyaslamanızı sağlar, Kuran ayetlerinin Arapçasını okunaklı şekilde sunar. Arapça okunuşlarını Türkçe seslendirme karşılığıyla birlikte görebilmenize yarar. Hepsinden önemlisi, Çok uzun çalışmalar sonucu özel olarak geliştirilmiş arama motoru ile; Tüm kuran meallerini ve arapça karşılıklarını doğru ve hızlı şekilde aramanızı sağlar.