فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنثَى وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالأُنثَى وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وِإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
fe lemmâ
fakat .... olunca
vadaat-hâ
onu doğurdu
kâlet rabbi
Rabbim dedi
in-nî
muhakkak ki ben, gerçekten ben
vada'tu-hâ unsâ
ben onu kız doğurdum
ve allâhu a'lemu
ve Allah bildi, biliyordu
bi mâ vadaat
neyi doğurduğunu
ve leyse ez zekeru
ve erkek .... değildir
ke el unsâ
kız gibi
ve in-nî
ve muhakkak ki ben
semmeytu-hâ
onu isimlendirdim, adını koydum
meryeme
meryem
ve in-nî
ve muhakkak ki ben
uîzu-hâ bi-ke
onu sana sığındırırım, emanet ederim
ve zurriyyete-hâ
ve onun zurriyetini, neslini
min eş şeytâni er racîmi
kovulmuş şeytandan