الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
ellezîne
onlar
yezkurûne allâhe
Allah'ı zikrederler
kıyâmen
ayakta iken
ve kuûden
ve oturur iken
ve alâ cunûbi-him
ve yanları üzere iken, yatarken
ve yetefekkerûne
ve tefekkür ederler, düşünürler
fî halkı es semâvâti
göklerin yaratılışı hakkında
ve el ardı
ve arz, yeryüzü, yerler, yer
rabbe-nâ
Rabbimiz
mâ halakte hâzâ
Sen bunu yaratmadın
bâtılân
batıl olarak, faydasız, boşuna
subhâne-ke
Sen Subhan'sın (Seni tesbih ve tenzih ederiz)
fe kı-nâ
o zaman, artık bizi koru
azâbe en nârı
ateşin azabı