مَثَلُ مَا يُنفِقُونَ فِي هِذِهِ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَثَلِ رِيحٍ فِيهَا صِرٌّ أَصَابَتْ حَرْثَ قَوْمٍ ظَلَمُواْ أَنفُسَهُمْ فَأَهْلَكَتْهُ وَمَا ظَلَمَهُمُ اللّهُ وَلَكِنْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
meselu
misal, durum
mâ yunfikûne
infak edilen şeyler
fî
içinde, ...de
hâzihi el hayâti ed dunyâ
bu dünya hayatı
ke meseli
gibi, misal, durum
rîhin
kavurucu, dondurucu bir rüzgâr
fîhâ
onun içinde, ona
sırrun
dondurucu soğuk
esâbet
isabet etti
harse
ekinler
kavmin
kavim, toplum
zalemû
zulmettiler
enfuse-hum
kendi kendilerine
fe ehleket-hu
böylece onu helâk etti, yok etti
ve mâ zaleme-hum
ve onlara zulmetmedi
allâhu
Allah
ve lâkin
ve lâkin, fakat
enfuse-hum
kendi kendilerine, kendilerine
yazlımûne
zulmediyorlar